BU YILI LANGE PERSPEKTİFİNDEN NASIL YORUMLAMALI?
Wilhelm Schmid ile SIHH öncesinde bir araya geliyoruz. Fuar alanında karşımıza çıkacak yenilikler bir kenara, bu yeniliklere yol açan prensipleri, markanın DNA’sını ve lüks saatçiliğe olan bakış açısını keşfetmenin peşindeyiz.
A Lange & Söhne’nin Ceo’su Wilhelm Schmid, yaklaşan SIHH öncesinde nasıl bir hazırlık aşamasına tabi olduklarını, markanın bel kemiği haline gelmiş prensipleri çerçevesinde hızlıca anlatıyor.
SIHH gibi büyük bir etkinliğe her yıl hazırlık yapmanın zor kısımları nedir?
Yeni bir modelin geliştirilmesi yaklaşık 2 ila 4 yıl arasında bir zaman alırken, müşterinin nasıl bir beklenti içerisinde olduğunu tahmin etmek en büyük mücadelemiz oluyor. Bu yüzden, hazırlık aşamasında yakın ilişkiler içerisinde olduğumuz koleksiyonerlerden ve saat eksperlerinden faydalanıyoruz.
Bu yıl fuar alanının girişinde anıtsal Lange saati görebilecek miyiz?
Kesinlikle. Bahsettiğiniz devasa saat, fuar alanındaki sunumumuzun bir demirbaşı ve SIHH ziyaretçilerinin büyük ilgi gösterdiği bir yapı haline geldi.
Bu sunum fikrinin nasıl ortaya çıktığından bahsedebilir misiniz?
2001 yılında A. Lange & Söhne SIHH’e katıldığında, LANGE 1’in kabartma modeli fuar alanındaki standın arka planına yerleştirildi ve burada sergilendi. İlerleyen yıllarda bu kabartma model fikrini geliştirerek ilerletmeye karar verdik ve geçen zaman içerisinde ulaştığımız noktada saatin birebir aynısı, boyu beş metreye ulaşacak üç boyutlu versiyonuyla ana girişte arz-ı endam ediyor.
Dijitalleşen dünya ve markanın mirası arasındaki dengeyi nasıl sağlıyorsunuz?
İş modelimizin kalbinde, teknolojiden olabildiğince yüksek oranda faydalanırken markanın temelini oluşturan mirasa saygı göstermek yatıyor. Öyle ki, mirasımız bizi yüksek saatçiliğin doğal sınırlarını zorlamaya ve keşfedilmeyeni keşfetmeye zorunlu kılıyor. Bu yüzden A. Lange & Söhne’nin teknik yenilikleri yeni trend’leri belirlerken bir yandan da mekanik saatçiliğin güncel ve ilgi çekici kalmasını sağlıyor. Dijitalleşme her geçen gün ivme kazanırken, yarattığımız eserler el işçiliği ve kaliteyle birlikte gelen deneyim tutkusunu en üst seviyede yaşanır kılıyor.
Yeni manüfaktürün kapılarını açmasıyla birlikte sizi ne gibi zorluklar bekliyor?
Global bir ekonomi düzeninde karşınıza çıkabilecek en büyük zorluk, talepteki ve jeopolitik değişikliklerdeki dalgalanmalara karşı esnek bir şekilde cevap verebilecek bir iş modeli geliştirmektir. Dünyanın en iyi saat ustalarını tek bir çatı altında toplamak, sanat eseri niteliğinde bir manüfaktür yaratmak, oldukça ilgi çekici bir ürün portföyü hazırlamak ve bu minvalde işine odaklanmış bir satış ağı kurmak, gelecekte doğru bir konumlandırmaya sahip olacağınız anlamına gelir.
Louis Sullivan’ın form fonksiyonu takip eder sözüne katılıyor musunuz?
Fonksiyon, şüphesiz ki bir tasarımcının en bariz başlangıç noktasıdır. Öte yandan, estetik ve sembolik bakış açıları da kendilerine has fonksiyonlara sahip olabilirler, özellikle konu daha kişisel objeler olduğunda… Tıpkı saatlerin sahiplerinin stilini yansıtması gibi. A. Lange & Söhne olarak biz, tasarımın temel hedefinin insanoğlu ve teknoloji arasında bir bağ kurmak olduğuna inanıyoruz.