A. LANGE & SÖHNE VE SAKSONYA FELSEFESİNİ WALTER LANGE’DEN DİNLEMEK
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kapılarını kapayan manüfaktürün yeniden doğuşu, bir dizi değişikliği beraberinde getirirken, markanın DNA’sında demirbaş niteliği taşıyan prensipler baki kalıyor. Bu durumun sağlamasını, Walter Lange birinci ağızdan anlatıyor.
Walter Lange, İkinci Dünya Savaşı’nın ardından aile şirketinin kapandığı dönemi yaşadı. Ve uzun süre sonra, büyük büyükbabası Ferdinand A. Lange’nin seyahatnamesiyle A. Lange & Söhne’yi 1990’da yeniden kurup aile mirasına sahip çıktı. Bu cesareti gösterdiğinde 66 yaşındaydı. 40 yıl önce kapanmış bir manüfaktürde neyi yapmaya devam edeceğine, neyi eskisinden farklı yapacağına karar vermek hiç kolay olmadı ama en nihayetinde yeni şirketiyle 90’larda yüksek saatçiliğin 20. yüzyılına damgasını vurdu. Bugün markanın yaptıklarını anlayabilmek için de öncelikle Walter Lange’nin 1990’da neyi yeniden inşa ettiğini bilmek gerekiyor.
Kendisi bu yeniden inşa süreci, karşısına bir röportaj sorusu olarak çıktığında, Saksonya felsefesinden giriş yapıp, A. Lange & Söhne’nin en güncel haline uzanıyor.
“En zor soru şu sorunsaldı: Tam olarak neyi yeniden inşa ediyorduk? 40 yıldır olmayan bir manüfaktürün karakteristiğini nasıl belirleyecektik? Neyi yapmaya devam edecektik ve neyi eskisinden farklı yapacaktık? Yeni manüfaktüre özünü oluşturacak biçim nasıl verilecekti?
Göz önünde bulundurulması gereken şeylerden biri tipik Alman ve tipik Sakson özellikleriydi. Ve A. Lange & Söhne’yi farklı kılan tüm hususlar dikkate alınmalıydı. Saatler, geçmişte markayı hayli meşhur yapan cep saatlerinin temel unsurlarını taşıyacaktı. Fakat sorun şuydu: Gerekli zanaat becerileri bilgisi, özellikle de finisaj teknikleri yok olmuştu. Kimse bu geleneksel finisaj türleriyle onlarca yıldır çalışmıyordu. Eski yöntemleri öğrenmek zorundaydık. Bu da aylar sürdü…”
Geçmiş ve gelecek arasındaki bağı nasıl kuracağı sorunsalına geldiğinde ise, kendisi klasik yöntemlerin nevi şahsına münhasır oluşundan etkilendiğini dile getiriyor:
“Benim eski finisaj tekniklerinden etkilenmem sadece geleneksel olmalarından kaynaklanmıyor. Bu finisajlar, yaptığımız işin temsil ettiği simgeleri en iyi şekilde ortaya koyuyor: Azim, ayrıntı, kusursuzluk, güzel teknoloji… Saatlerimizdeki tüm balans anahtarları (balance cock) el yapımı. Yani her biri eşsiz. Bir mekanizmanın her parçasına, hatta sizin göremedilerinize bile, bileşene göre belirlenen farklı finisajlar uyguluyoruz. Plakalara özel fırça desenleri işleniyor, kadranın altına inci süslemelerini kapsayan bir finisaj uygulanıyor. Görünen taşlar genelde altın oyuklara yerleştiriliyor ve küçük mavi vidalarla yeri sağlamlaştırılıyor. Ve A. Lange & Söhne’nin vizyonunu anlatıyor aslında bu detaylar. Her saat tutkunu, Lange modellerinin, zarif, abartısız ve hemen göze çarpmadığını ama içinde neler gizlediğini ve bunlar için nasıl çaba gösterdiğimizi bilir. Ben bu durumun Sakson kökenimizle alakalı olduğuna da inanıyorum. Tabii ki saatlerimizin fonksiyonelliği ve üstün teknolojisi ilk önceliğimiz. Ama mükemmellik ve zenginlik de, tıpkı Dresden’in kentsel peyzajında olduğu gibi, saatlerimizde büyük bir rol oynuyor.”