SECONDE İBRELER

  • 92 SHARES

Parisli hipster’lardan oluşan bir ekip özel tasarım vintage saatler konusunda asi bir yaklaşımı benimsiyor.

Yazı: James Buttery

Seconde/Seconde/ oluşumunun kurucusu Romaric André, ilk talihsiz iş girişiminden bahsederken “Bundan söz etmek tuhaf geliyor,” diye itiraf ediyor. Parisli genç, 2005 yılında işletme bölümünden mezun olduktan sonra çocukluk arkadaşıyla ortaklık kurarak entegre tourbillon’lu ultra lüks mobil telefon üreten, Celsius X VI II markasını kurmuştu. İstiridye kabuğu biçimindeki telefonun menteşesi her açılıp kapandığında tourbillon mekanizmasını kuruyordu.

Kulağa komik gelse de, bu proje girişim sermayesi fonu aldı. Richard Mille projeye destek verdi ve H Moser’in patronu Edouard Meylan da firmanın eş-CEO’su oldu. André, “Bazen bu projenin bebek Richard Mille gibi olduğunu düşünüyorum,” diyor. “Çünkü Mille insanlara, en ileri teknoloji ürünüyle mekanik piyasasına yaklaşım açısından 100 yıllık bir tarihçeye ihtiyaç olmadığını gösteriyordu.”

2000’lerin, ekonomik sıkıntılardan önceki baş döndürücü döneminde dahi, bir telefon için 250 bin euro fiyat biçmenin aşırı olduğu kanıtlandı ve bu iş en sonunda 2015 yılında iflas etti. Fakat ardında André’ye, saat endüstrisinde tedarikçilerden oluşan bir network ve yüksek saatçilikle teknolojiyi en umulmadık biçimlerde bir araya getirme konusunda, kusursuz bir tutku bıraktı. “Bu işe gerçekten büyük bir tutkuyla bağlanmıştım, işin en çok Jura’daki atölyelerde geçirdiğim kısmını seviyordum.”

Takip eden iki yıl boyunca André, Paris’te yeni kurulan firmalarla çalışmaya devam etti ama saatler hep aklındaydı. “Saatleri hâlâ deli gibi seviyordum. Ben vintage saatleri severim; sade, güvenilir ve uygun fiyatlı olanları. Metal küfünün oluşturduğu patinayı severim.”

İşte tam o günlerde, André bilgisayarında vintage bir kronograf İsviçre saatinin canlı şampanya kadranına bakarken Seconde/ Seconde/ fikri doğdu. “Kadranın üzerine beyaz bir çizgi çizdim ve şampanya kadranla saf beyaz arasındaki kontrastı görünce, çok havalı olduğunu düşündüm. Ama sonra tek bir rengin yeterli olmadığını fark ettim; sadece ibreleri boyamak yeterince güçlü bir etki yaratmayacaktı. Bunun vereceği mesaj ne olabilirdi? Ben, üzerinde mesaj yer alan bir tişört olmak istemiyordum, bundan biraz daha zekice bir şey yapmak istiyordum. Dolayısıyla, eski vintage şeyler üzerine parlak renkler koyan bir tasarımcı gibi hareket etmemem, vintage konusundaki bilgimi kullanmam gerekiyordu.”

Yazının devamını QP No:27’de 44. sayfadan itibaren okuyabilirsiniz.