İMKANSIZ KOLEKSİYON
Dünyanın dört bir yanından ve çağlar boyunca kültürleri ile “The Impossible Collection of Art”
Medya patronlarının, “hedge fon” yöneticilerinin ve Hollywood eşrafının dikkatini çeken modern sanatın, ona sahip olanlara ayrıcalıklı bir küresel topluluğa girme olanağı sağlayan yeni bir entelektüel para birimi olduğunu söyleyebilir miyiz sizce? Tanınmış sanat simsarları Philippe Ségalot ve Franck Giraud, her şeyin mümkün olduğu benzersiz bir modern sanat koleksiyonu olan The Impossible Collection of Art’ın küratörlüğünü üstlenmiş. Sanat tarihçisi Joachim Pissarro’nun tanıttığı bu 100 olağanüstü sanat eseri ister bir müzenin kasasında saklanmış, ister açık artırmaya çıkarılmış olsun, 20. yüzyılın sanatsal başarılarına benzersiz bir bakış açısı sunuyor.
İkinci baskıda Ségalot ve Giraud, bitmek bilmeyen tartışmalara ilham veren ve sanat meraklılarını aslında kendi hayalleri olan o “imkansız koleksiyonu” hayal etmeye davet eden on bir yeni eserle bir defa daha güncelleniyor. Kitaba değer katan isimleri biraz daha yakından tanıyalım: Philippe Ségalot, 1996 yılında New York’taki Christie’s’e çağdaş sanat uzmanı olarak katılan Philippe Ségalot, ardından şirketin uluslararası çağdaş sanat başkanı olmuş. Franck Giraud ise 1988’de New York’taki Christie’s’e empresyonist ve modern sanat uzmanı olarak katılmış ve 1996’da empresyonist ve modern sanat alanında bu müzayede evinin uluslararası başkanı olmuş. İkili daha sonra bir araya gelerek yirminci ve yirmi birinci yüzyıl sanatına odaklanan New York ve Paris merkezli sanat danışmanlığı firması Giraud.Pissarro.Ségalot’u kurmuş. Şirket, yirminci ve yirmi birinci yüzyıl sanatına odaklanıyor. Sanat tarihçisi Joachim Pissarro, Hunter College/CUNY’den emekli bir profesör ve Küresel Müzeler Stratejileri Grubu’nun kurucu üyesi.
The Impossible Collection of Art kitabının önemini daha iyi anlamak için Assouline yayınevinin kurucusu Prosper Assouline’in bakış açısına girmekte fayda olabilir. Örneğin Picasso üzerine bir kitap daha yapmanın herhangi bir değer katma hikayesi yaratmadığını, bunun sadece Picasso’ya belli bir açıdan bakmayı kolaylaştırdığının altını çiziyor. Sanatçının torunu Diana Widmaier Picasso’nun seçtiği 100 parça ve yazılan çok iyi bir metin, Picasso’yu aktarma biçimlerine bir yenisini daha ekliyor. 19. ve 20. yüzyılın en iyi parçaları, bakışın yönünü güncelleyerek, sanat yayıncılığına başka türlü bir değer katıyor.