29. SAYI ÇIKTI

  • 99 SHARES

QP Türkiye’nin yeni sayısı satışa çıktı. Kapağında IWC’nin Portugieser Perpetual Calendar modeline yer veren 29. sayıya, Mart ayının üçüncü haftasına kadar seçkin kitabevlerinden ulaşabilirsiniz.

İleride 2020’ler diye kısaltacağımız yeni bir kesit. Herkes pozitif. Küsurattan kurtulmanın ortaya çıkardığı bir doping söz konusu galiba… Bizim için ise, elinizde tuttuğunuz sayının hazırlık sürecinde bitiş ve başlangıç nosyonları bir bakıma iç içe geçtiğinden (zira Aralık ve Ocak aylarının verdiği hissiyat birbirinden epey farklı) bu heyecan biraz daha nostaljik. Biraz daha karmaşık. O yüzden kapakta da, yüksek saatçiliğin en komplike mertebesinden, zaman ölçümüne dair tüm ögeleri (saat, gün, tarih, ay ve Ay fazı) tek bir kadranda gösterebilen ve üstelik insan ömrü boyunca ayarlama gerektirmeyen bir IWC görüyorsunuz. Açıkçası, sosyal medyanın bu yeni on yılda nereye gideceğini korkuyla beklerken, kendimizi mekanik hünerlerle dolu bu zanaat nesnesiyle sakinleştiriyor olabiliriz.

Önümüzde nelerin olduğunu, hangi değerlerin uzayıp kısalacağını anlayabilmek adına, bu sayının özel dosyasıyla, 1990’lara kadar döndük. Takım elbise kesimlerinin bir network göstergesi olduğu; kayak tatilinde liftlerde uzun muhabbetlere dalabildiğiniz; tasarım kriterlerinin potansiyel müşterilere göre değil aykırılığa göre şekillendiği zamanlara… Bu (sf. 54), Rolex Explorer (sf. 82) ve Longines Heritage (sf. 92) gibi geçmişe bakan sayfalarda daha çok mazi destekçisi gibi görünebiliriz ama Patrick Pruniaux, Michael Friedman ve Can Öz ile yaptığımız röportajlardan anlayacağınız üzere, aslında eski ile yeninin sakin birlikteliğinden yanayız. Özetle, “yenilik!” diye bağırıp çağırmadan yüzümüzü geleceğe dönmek; geçmişin iyi taraflarını da tutmak bizim 2020 planımız… Bakalım siz, QP’nin 5. yaşına girmeden bir önceki sayısını okurken, hangi yıllara dönecek, neler düşüneceksiniz?