26. SAYI ÇIKTI
QP Türkiye’nin yeni sayısı satışa çıktı. Kapağında Omega’nın, insanoğlunun Ay’a ayak bastığı Apollo 11 görevine ithafen çıkardığı limitli edisyonlu yeni Speedmaster’a yer veren 26. sayıya, Eylül ayının üçüncü haftasına kadar seçkin kitabevlerinden ulaşabilirsiniz.
Bu satırları yazdığım haftadan tam 50 yıl önce, 20. yüzyılın en meşhur fotoğraflarından biri çekildi. Sanatçının adı Neil Armstrong; kompozisyondaki kişi ise Apollo 11’den ekip arkadaşı Buzz Aldrin idi. Ay’ın Sessizlik Denizi (Sea of Tranquillity) denen bölgesinde çekilen bu kare, insanoğlunun yüzünü geleceğe döndürdüğü bilimsel umutları sembolize ediyordu. Başarmıştık, Ay’da insanlar vardı. Teknolojiyle ilgilenmeyenlerin dahi bu manşet ilgisini çekti. Zira bu olayın 50. yıl dönümünde halen gündemde Ay arşiviyle ilişkilenen pek çok sergi ve yayına rastladık. Haliyle biz de lunar yönelimi görmezden gelmeyerek, QP’nin 26. sayısında gözümüzü Ay’a çevirdik. Kapakta Omega’nın yeni Speedmaster modeline yer verdik; Speedy tarihçesini (sf. 46’da) anlattık. Ayrıca bir diğer dosyayla, kol saatinde taşımaktan üzerinde gezinmenin yarattığı psikolojiye kadar, Ay takıntısını (sf. 58’de) irdeledik.
“Peki ya Güneş?” diyerek Ay’dan Güneş’e atladık ve (sf. 98’de) sorduk: Sanat enstalasyonlarında gün ışığının izleyicinin algısına kattığı anlam neden beklenenden daha büyük?
Tabii bu noktada outdoor sanat eserlerinden yola çıkıp açık havanın kişi üzerindeki etkisini araştırırken gastronomik nüanslar da (sf. 92’de) devreye girdi: Al fresco terimi neydi? Böylece, şüphesiz İtalyanların rolünün büyük olduğu bu faaliyetin geçmişini, sunumunu ve pratiğe dökülmüş halini inceledik. Bu zamana kadar hiç yapmadığımız bir şeyi deneyerek, al fresco hatrına bir de yemek tarifi paylaştık. (Öneri karides, midye ve kalamarlı pilav olunca siz de sanırım aynı kararı verirdiniz…)
Moda tarafında da bol oksijenli rahatlıktan yana oy kullanarak, Isaia CEO’su Gianluca Isaia ile (sf. 76’da) konuştuk. Anlaşılan “artık takım elbise giymek formal olmak anlamına gelmiyor.” Gianluca’ya göre bu geleneksel kıyafeti hemen bir çift sandalet ile eşleyebilirsiniz. Modanın bu gibi zamanla değişen denklemlerinden devam ederek, polo tişörtün tarihi kantitelerini de (sf. 80’de) sıraladık. Kısacası, Yaz 2019 adına not ettiğimiz her şeyi bu sayıya aktarmaya çalıştık.
Bol bol “vorrei mangiare fuori” dediğiniz ayların ardından, Eylül’de İstanbul’un dört bir tarafını sanat etkinlikleri kuşattığında buluşmak üzere!