MILLE MIGLIA
İlginçtir, Brescia halkı 19. yüzyıldan beri motor sporlarına karşı tutkuluydu; ‘dört silahşörler’ ise onlara otomobil tarihinin en prestijli organizasyonlarından birini sundu.
BAŞKENT BRESCIA
Mille Miglia’nın en net ve etkileyici tanımını Enzo Ferrari kısa ve net bir şekilde yapmıştı: “En güzel yarış.” Ki bu şatafatsız cümle, tüm otomobil tutkunlarının hislerini doğrular nitelikte. İtalya’nın kuzeyindeki Brescia’da doğan Mille Miglia, kentte yaşayanların yarış tutkusu ve 19. yüzyılın sonlarından itibaren gelişen otomotiv sektörü ile birlikte hayat bulmuştu. Henüz daha 1900 yılına gelinmişti ki, Brescia’da yirminin üzerinde otomobil yarışı düzenlenmişti bile. Kent sakinlerinin motor sporlarına beslediği yoğun ilgi, burada, altı farklı üreticinin tesadüf eseri bulunmadığının bir kanıtıydı. Üstelik 20. yüzyılın başlarında, savaşlar ve siyasi olayların gölgesinde zorluklarla geçen yıllar, Brescialıların yarışlara olan merakından hiçbir şey götürememişti. 1921’de şehrin 17.3 km uzunluğundaki (10.7 mil) Fascia d’Oro pisti, İtalya’nın ilk Grand Prix’sine ev sahipliği yaptı. Ve şehir, otomobil yarışlarının yanı sıra uçuş gösterileri, gemicilik, motosiklet gibi alanları kapsayarak önemli bir organizasyon geleneğine sahip olmaya başladı.
DÖRT SİLAHŞÖRLER
İtalya Grand Prix’den yalnızca bir yıl sonra Brescia sakinlerini derinden yaralayacak bir gelişme oldu: 1922’de inşa edilen Autodromo Nazionale Monza, yani bildiğimiz adıyla Monza Pisti, İtalya Grand Prix’nin yeni ev sahibi olarak belirlenmişti. Bu bir anlamda, İtalya’da motor sporlarının doğduğu kentin, artık bu prestijli organizasyonu kaybetmiş olması demekti. Ve Brescialılar kendilerini soyguna uğramış gibi hissettiler. Bu olay sonraları Mille Miglia’nın kurucuları olacak ve ‘dört silahşörler’ diye anılacak Aymo Maggi, Franco Mazzotti, Giovanni Canestrini ve Renzo Castagneto’yu harekete geçirecekti. Franco Mazzotti, eğitim yıllarında Amerika’da gittiği halka açık otomobil yarışlarından oldukça etkilenmiş ve dönüşte fikirlerini heyecanla yanında getirmişti. 23 yaşındaki Aymo Maggi yetenekli bir otomobil yarışçısı; 34 yaşındaki Renzo Castagneto korkusuz bir motosikletçi; Giovanni Canestrini ise La Gazzetta Della Sport’ta çalışan 32 yaşında bir gazeteci idi.
ORİJİNAL YARIŞ FİKRİ
Dört silahşörler Canestrini’nin evinde ortak bir amaç doğrultusunda bir araya geldiler: Brescia’yı tekrar motor sporlarında önemli bir yer haline getirmek. İlk başta şehre yeni bir pist kazandırmayı düşündüler ama zaten Monza henüz yeni inşa edilmişti ve yeni bir pist beraberinde hiçbir yenilik getirmeyeceği için yatırımcılar bu fikre sıcak bakmazdı. Böylece ana fikir Mazzotti’den çıktı: Amerika’daki gibi halka açık alanda yapılan yarışların bir benzerini İtalya’da gerçekleştirmek. Mazzotti, bu tip organizasyonların büyük kitleleri motor sporlarına çekeceğine inanıyordu. Daha sonra tüm ülkeyi kapsayan bir yarış fikri ortaya çıktı. Bu, uzun ve zor bir rota demekti evet; fakat aynı zamanda İtalya’nın iki sembolik şehrini birbirine bağlayacaktı: Roma ve Brescia. Halka ve trafiğe açık olarak yapılacak bu etkinlikte son model spor otomobiller kullanılacaktı. Peki ama yarışın ismi ne olacaktı? Grand Prix Brescia, Grand Prix of the Resistence, Gran Tourism Criterium gibi pek çok alternatif isimle beyin fırtınası yapıldıktan sonra Mazzotti koltuğuna gömülmüş sessizce oturuyorken bir anda yerinden fırladı ve “Neden Coppa Della Mille Miglia (1000 Mil Yarışları) olmasın?” diye sordu. İsmin herkes tarafından geçer not almasının yanı sıra bir avantajı daha vardı: Eski Roma İmparatorluğu’nu canlandırma hayalini kuran Mussolini yönetiminin, İngilizlere ait metrik sistemle düzenlenen bir yarıştansa, Romalılara ait ölçümle hatırlanacak bir mücadeleyi onaylamaları daha olasıydı. Fikir kabul edildi ve Mille Miglia, 2 Aralık 1926’da La Gazzetta Della Sport’ta duyuruldu.
Yazının devamına, QP No:19’un 38. sayfasında ulaşabilirsiniz.
Fotoğraf kredisi: BMW 328 Coupé