META-DATA PART 1

  • 140 SHARES

Bibliyofilin kitaplarla kurduğu kişisel bağı, spesifik başlıklar altında topladığında profesyonel boyuta taşıdığı koleksiyonerlik parkuru. Yazının devamı için yarını beklemeniz gerekiyor.

15. yüzyılda eğitimli elit kesimin zenginliğini ve entelektüel seviyesini sergilemek üzere el yazmaları biriktirmesiyle başlayan bir aktiviteye dayanan kitap koleksiyonerliğinin -baskı makinelerinin gelişiminden ve üretim maliyetlerinin düşmesinden sonra- artık refah düzeyinden bağımsız olarak salt kitap sevgisinin yeterli olduğu bir ilgi alanını işaret ettiğini söyleyebiliriz. Hepimizin az çok kitap alma huyu, büyük ya da küçük ölçekli bir kütüphanesi vardır. Fakat bahsi geçen; dokunulabilen, tutulabilen, görülebilen her nesne gibi fetişize edilebilen ve bibliyofili mertebesine ulaştıran bir ilgi alanı. Buna dair bilinen en iyi hikayelerden biri de Anatole France’a aittir. Fransız yazar, bir keresinde kütüphanesini gören ve “Bu kitapların hepsini okudunuz mu, Bay France?” diye soran kişiye şu yanıtı verir: “Onda birini bile okumadım. Siz her gün en değerli yemek takımlarınızla mı yemek yersiniz?”

Tabii okuma eyleminin de talihsiz yan etkileri vardır ve bunlardan biri de kitapların nesne olmalarının yanında -Claude Monet’nin Meditation… Madame Monet Sitting on a Sofa tablosunda resmettiği gibi- farklı benliklere ve dünyalara açılan portal niteliklerini unutma eğilimimizdir. Ama konumuz kendisi de bir kitap koleksiyoneri olan Walter Benjamin’in tabiriyle ‘mania’nın sınırlarına dayanan tutku’nun ateşlediği koleksiyonerlik parkuru. Yani bibliyofiller için hayli ciddi bir mesele. Bu uğurda suç işleyenleri (öğrencilik yıllarında okul kütüphanesinden geri vermemek üzere kitap almaktan bahsetmiyoruz) duymuşsunuzdur. Medyada bu kişilerden genellikle ‘centilmen hırsızlar’ olarak bahsedilse de kitap hırsızlığı kurumlar tarafından arşiv ve tarih kaybı anlamına geldiğinden bu tür ‘centilmenlere’ kesinlikle taviz verilmemekte. Ünlü bir İranlı iş adamı ve kitap koleksiyoneri, ‘16. yüzyılda Avrupa ve Orta Doğu’ temalı koleksiyonundaki bazı kitapların eksik sayfalarını, British Library arşivinde bulunan, içinde Hans Holbein’in James Cook ile Avustralya keşfi sırasında çizdiği 500 yıllık bir haritanın (değeri 32.000 Pound) da bulunduğu eserin ihtiyacı olan kısımlarını kopartarak tamamlamaya kalktığında yakalanmış ve yüklü bir para cezasına çarptırılmıştı. Hatta daha sonra British Library dışında farklı ulusal kütüphanelerden 94 kitap daha aldığı ortaya çıkmıştı ve tahmin edebileceğiniz üzere hepsi de koleksiyonunun değerini kat be kat artıracak eserlerdi. Tarih bu tür vakalarla dolu ancak Walter Benjamin’in Kitaplığımı Yerleştirirken Kitap Koleksiyonculuğuna Dair Bir Konuşma adlı kitabında söz ettiği ‘mania’ elbette bu değildi.

“Her tutku kaosa yakındır ama koleksiyonerin tutkusu bilhassa hatıraların kaosuna yakındır.” derken o aslında biriktirmenin zaman ve hatıralarla bağlantısına ilişkin düşüncelerinden bahsediyordu. Ki bu da bizi her koleksiyonerlerin kendine ait bir motivasyonu olduğu gerçeğine çıkartıyor. Kitap koleksiyonun da kişisel bir realizasyonla görünür kıldığımız, somutlaştırabildiğimiz bir yansımamız olduğunu sayısız örnek üzerinden görebiliriz… Hollandalı iş adamı Joost R. Ritman’ın spiritüalizme duyduğu ilginin hermetizm kitap koleksiyonuna ve oradan da Bibliotheca Philosophica Hermetica (BPH)’yı kurmasına uzanan sürecin başlangıcı, küçükken annesinin onu 17. yüzyıla ait Jacob Böhme imzalı Aurora kitabıyla tanıştırdığı zamana dayanır. Ritman’ın ‘koleksiyon insan ruhunun hazinesinin saklı olduğu varoluşunda anlam arayışının yansımasıdır’ görüşüne karşın, onun koleksiyonunun büyük bir hayranı olan bir başka kitap koleksiyoneri Umberto Eco’nun seçkisinde ayna kendisini tersten yansıtır. Zira o, kendi üslubundan farklı, kimsesinin ilgilenmediği, kendisinin de inanmadığı alanlara ait eserleri biriktirir. Sertifikalı bibliyofil ve kitap koleksiyoneri James Bond’un yazarı Ian Fleming’in koleksiyonu Batı medeniyetleri, Jonny Depp’inki Beat edebiyatının el yazıları, Chanel Kreatif Direktörü Karl Lagerfeld’in 300 bin kitaptan oluşan seçkisi ise sanat ve moda üzerinedir. Fransız senarist Jean Claude Carrière, neden spesifik olarak 17. yüzyıl başı Fransız grotesk ve burlesk edebiyat kitaplarının koleksiyonunu yaptığını anlatırken; “Ben kendimce bu metinlerde serseri, öngörülemez, hiçbir şeye benzemeyen bir ritim, bir sevinç, bir küstahlık, klasisizmin kapı dışarı ettiği koca bir kelime dağarcığı bulurum.” der.

Fotoğraf kredisi: Claude Monet ‘Meditation, Madame Monet Sitting On A Sofa’, 1870.