CLASS OF 2017

  • 141 SHARES

Yüksek saatçilik tek bir sınıftan oluşsaydı şartlar ve durumlar nasıl olurdu?

SIHH sırasında gözümün önünde bir mezunlar buluşması belirdiğini söyleyebilirim. Ortada brownie yoktu ama maison’ların “Onlar ne yapmış?” diye gizlice bakınması, sanki senelik bir arkadaş buluşmasını andırıyordu. Bu yüzden sizden de bir “sınıf” hayal etmenizi istesem bence pek absürd kaçmayacaktır. Karakterleri tanıma aşamamızda, yolumuzu genellikle (birinden bahsediyorken arkadaşlarına atlamıyorsak) alfabetik dizilimli bir yoklama listesiyle bulacağız. Haliyle Adolph ile başlıyoruz; A. Lange & Söhne, en ön sırada oturmayı seven, disipliner, derslerini hiç kaçırmayan, üniforması akşama dahi ütülü kalabilen bir öğrenci. Lange, Greubel Forsey ile iyi anlaşıyor çünkü Forsey de disiplin seviyor, ayrıca ikisi de tarihe ve zanaate çok meraklı.

Audemars ile devam ettiğimizde sınıfın en havalı üyesinden bahsetmiş oluyoruz; konuştuğunda herkes susup onu dinliyor. Spor yapıyor, sanattan anlıyor, ailesinin sanatçı arkadaşları var. Audemars Piguet’ler, Jaeger’lerin aile dostları. Jaeger-LeCoultre, Audemars’a göre daha klasik biri ama o da sportif, düzenli olarak ata biniyor. Kısacası, söz konusu “cool” bir ikili… Bu çembere en yakın, Vacheron Constantin; onun da soyadı itibariyle giremeyeceği yer yok.

B ile devam edersek, Baume & Mercier, en rahat öğrencilerden biri, stresli görüldüğü an neredeyse hiç yok. Yediği yemeklerin sağlıklı olmasına dikkat ediyor, her yaz sörfe gidiyor, babasıyla road-trip yapıyor.

Cartier, sınıfın en eleganı. Ailesi Paris’te yaşıyor. Evlerinde bolca Art Deco döneminden antika yer alıyor; müzayedelerin sıkı takipçisi, sanat koleksiyonları da var. Cartier, Piaget ve Van Cleef ile çok vakit geçiriyor. Ama Van Cleef & Arpels çok romantik. Parfümünden tanıyabileceğiniz kişilerden, çok titiz. Piaget ise açıkçası, en düz tabirle, sınıfın en yakışıklısı, her partinin aranan yüzü. Minimal ama çok şık giyiniyor. Babası Andy Warhol’un yakın çevresinden. IWC de diğer parti elemanı, özellikle son zamanlarda. Kendisi Schaffhausen kantonundan, özgüveni çok yüksek…

Bir başka arkadaş grubu da, Montblanc, Parmigiani Fleurier ve Girard Perregaux. Birlikte kayak tatillerine gidiyorlar. Montblanc ve Parmigiani’nin vazgeçilmez aktivitesi müzik festivalleri. Çok sakin ve samimi tipler, herkesle konuşacak bir şey bulabiliyorlar. Perregaux’nun da herkesle bir ortak tanıdığı çıkabiliyor, soy ağacında çok sayıda aristokrat olduğundan mütevellit ki, sosyal çevresi epey geniş. Ama yine de sıcakkanlılıkta bir numara kişi, Officine Panerai. Başı sıkıştığında herkes, bu yelkenci, İtalyan kökenli ve cesur arkadaşı arıyor. Ulysse Nardin de denizci bir aileden geliyor ama çoğunlukla tek başına takılmaktan keyif alıyor. Hem okul dışından çok sayıda arkadaşı var. Ve son olarak gelelim Richard Mille ve Roger Dubuis ikilisine. İkisi de ultra-teknoloji meraklısı; 7/24 durmaksızın Silicon Valley haberlerini takip ediyorlar. İsmi ve soyismini ayırmadan hitap etmek istiyorsunuz bu popüler çocuklara…

Bu sınıf betimlemesinde katılmadığınız noktalar da vardır elbette. Ama esasen amacımız şu “marka kimliği” olayını bir kez de felsefik derecede ele almamaktı. Sonuçta SIHH’de de dünyayı kurtarmadık veya buzulların erimesini engelleyemedik…

İllüstrasyon: Yağız Yılmaz