Altın Çekİm
Bulgari Bulgari’nin 40. yıldönümü için özel olarak ürettiği Bulgari Bulgari, 1970’lerdeki jet sosyetenin şaşaalı ruhunu çağrıştıran saatlerden biri. Bu değerlendirme adına da, Timothy Barber içindeki playboy ile temas kuruyor diyebiliriz.
İtiraf etmeliyim…
Birkaç yıl öncesine kadar, değişik saatlerin moda olduğu 1970’lerin ortalarından kalma ifadesiyle o klasik, yuvarlak çehreli Bulgari Bulgari beni pek etkilemiyordu. Bu bilindik saf tasarımı, efemine, hatta biraz burnu havada buluyordum. Zira insan bir temayla ilgili ne kadar çok varyasyonla karşılaşırsa, söz konusu tasarım saflığı da bir o kadar bulanıklaşabiliyor. Bulgari Bulgari’nin de çok fazla varyasyonu vardı. Ama yine de, beni etkileyebilecek pek fazla spor ve kronograf versiyonları yok. (Alüminyum kasalı, kauçuk bezelli saat fikri 90’ların sonunda ne kadar etkili olabilir ki?) Ah tabii ayrıca, modern Bulgari Bulgari Solotempo’nun iskeletli, kılıç şeklindeki ibrelerini sevmediğimin de altını çizmeliyim.
Fakat bağlam her şeydir; ve bağlam, bu yıl Bulgari Bulgari için saat dünyasının diğer taraflarından, Patek Philippe’ten, Rolex’ten, Audemars Piguet’den, Piaget’den, hatta De Grisogono’dan fazlasıyla geliyor. Bulgari Bulgari’nin 40. yılında, birçoğu aynı dönemin tasarımlarından esinlenen, 1970’lerin gösterişi bağlamında Bulgari’yi özetleyen bronzlaşmış, gömleğinin önü açık cazibeyi paylaşan yeni saatler yağıyor.
Andy Warhol’un taktığı, sönük Beta 21 modeline dayanılarak tasarlanmış son derece retro bir model olan Black Tie “Vintage Inspiration”ı (Vintage İlhamı adı için kendi başına ilhamdan yoksun olduğunu belirtmek gerek) lanse ederek, daha Ocak ayından, bu yıl bir şeyler olacağının ipuçlarını ilk Piaget verdi. Büyük kasası ve oniks kadranı, Warhol ile bağlantılı, 1970’lerin loş ruhunu hatırlatmak isteyen bir saat için fazla heyecanlıydı, ama Piaget’nin cebinde başka bir şey daha vardı: Parlak Altiplano altın kayış. Bu durum doğrudan Assouline seyahat kitabının sayfalarından fırlayan bir dünyayı çağrıştırıyordu; Capri civarındaki Riva tekneleri, Porto Cervo’daki akşamcılar, Saint-Tropez’deki gece kulüpleri… Daha sonra bu gösteriş, geniş çaplı olduğu ortaya çıkan bir temaya dönüştü. Bol keseden sarı veya kırmızı altın kasalar, parıltılı kayışlar, sade minimal kadranlar ve bolca, Offshore ve Big Bang’lerin kalın etkisinden uzak Gerald Genta etkisi sardı etrafı… Herhangi bir yerde bulabileceğiniz, aralarında özellikle Bulgari’nin kendisinin de yer aldığı, en güzel ve saf saat örneklerinden bahsettiğimiz gerçeğini azımsamayalım. İsviçre, zorlaşan ekonomik zamanlar ve hızla değişen piyasa karşısında, güneş gözlüklerini takıp, kendisine bir kokteyl doldurup disko müziğin sesini açarak yüzünü güneşe dönünce de (ya da en azından öyle hissedilince) statü saatlerinin yanı sıra statü mücevherleri konusunda da mükemmel işler çıkaran saat Bulgari Bulgari’nin dehasını değerlendirmek için iyi bir zaman doğdu.
Bulgari Bulgari’ye tekrar baktığımızda, sadece horolojik zevk sarkacının aerodinamik şekilde hareket ettiğini değil, aynı zamanda 1940/50’lerin klasikliğine karşı gösterilen fetişizmin de biraz bayatlamaya başladığını fark edebiliriz. Böyle düşününce, Bulgari Bulgari’nin kıvrımlı, parıltılı biçimi, bir anda efemine görünmekten ziyade 1975’te olduğu gibi canlı ve hoş görünmeye başlıyor. Bunun en son örneği olarak geçtiğimiz Mart ayında Baselworld’de lanse edilen Bulgari Roma Finissimo’yu verebilirim. Bezelin alt yarısı üzerine işlenmiş ikinci bir “Bulgari”den ziyade “Roma”nın kullanılması, saatin orijinal versiyonlarına atıfta bulunuyor.
Saatin “Finissimo” mekanizması ise tamamıyla modern çağa ait: Sadece 2.3 mm kalınlığında, firmanın kendi üretimi olan bir mucize. Octo ailesinde lanse edilen mekanizma, yine bir Bulgari Roma versiyonu olan tourbillon kardeşinin (dünyadaki en ince mekanizma) gölgesinde kalmış olabilir. Fakat temiz, dengeli bir güzellik objesi niteliğindeki tourbillon olmayan bu versiyon, geri kalan her şeye sahip. Eğer böylesine narinlikten doğmuş bir saat varsa, o da Bulgari Bulgari’dir. Saatin kasasının kalınlığı da sadece 5.15 mm.
Bulgari Roma aslında ince elektronik mekanizma, meşhur dijital gösterge ve antik Roma sikkesi fikrinden esinlenen sarı altın bir kasadan dışarı doğru ışıldayarak uzanan likit kristal ekranıyla doğdu. Fikir, Bulgari’nin o sıralarda genel müdürü, kreatif sorumlusu ve şirketin kurucusu Sotirio’nun torunu olan Gianni Bulgari’den geldi. Bulgari’nin on yıllardır saat ürettiği az çok bilinse de, hiçbiri bu şekilde ön plana çıkmamıştı. Markanın şu anda kreatif direktörlüğünü üstlenen Fabrizio Buonomassa diyor ki: “1975’te son derece tuhaf, kare, dikdörtgen, sekizgen ve hatta üçgen kasalarla İsviçre’den gelen saatler vardı. Dolayısıyla, Gianni Bulgari piyasaya son derece saf ve sade bir şekil sürdü. Bu değerli kasaya dijital mekanizma yerleştirme fikri gerçekten ironikti. Sadece bir İtalyan bu lüks ikonunu yaratabilirdi.”
Doğru! Ve sadece bir İtalyan tasarımcı, saatin şeklini aldığı antik sikkeler üzerindeki yazılardan esinlenerek bezel üzerine markanın adını koyacak kadar cesur olabilirdi. Dijital Bulgari Roma saatlerden sadece 100 adet üretildi ve bunlar satılmak yerine VIP müşterilere hediye olarak verildi. Saatin aldığı beğeni üzerine, kısa bir süre sonra minimal indeksler ve ibreler ile uzatılmış 12 ve 6 rakamlarıyla konvansiyonel kadran tasarımına ve mekanizmaya sahip başka bir saat serisi üretildi ve bu yeni model kasaları gibi üretilmesinden bu yana Bulgari’nin karakteristik unsurlarından biri oldu. İki yıl sonra, daha geniş kapsamlı üretim amacıyla bazı şeyleri düzenlemek için Gerald Genta’nın firmaya getirilmesiyle, Bulgari Roma daha da cesur Bulgari Bulgari’ye dönüştü ve ortaya post-modern bir klasik çıktı.
Bulgari Roma’dan yola çıkılarak, sarı altın Roma Finissimo sadece 100 parçadan üretiliyor. Bununla birlikte saat kırmızı altın (siyah yerine beyaz kadran) ve çelik olarak sınırsız sayıda üretiliyor, ki bu da Bulgari’nin Finissimo mekanizmayla ilgili yüksek beklentilerini yansıtıyor. Bu versiyonlar da güzel ama sarı altın sınırlı üretim model, Bulgari stilinin bir sembolü gibi. (Bu modeli ellerindeki çok sayıda nadide parça arasına katmak için koleksiyonerlerin birbirleriyle mücadele etmeleri gerek.) Buonomassa sarı altın modelle ilgili olarak, “Modelin özü bu, son derece cazibeli,” diyor. Ama yine de ekliyor: “Ne yazık ki sadece bazı pazarlar takdir ediyor.” Özellikle Asya’da tercih edilen, pembenin çeşitli tonlarının daha yumuşak parıltısı tarafından geri plana itilen sarı altın, saat dünyasında bugünlerde nadiren ortaya çıkıyor. Bu değerli, yaldızlı mücevherin daha canlı, daha seksi ve açıkçası daha üst seviyedeki biçimi de kendine bir yer bulmalı. Yeni Rolex Day-Date 40 da bunu sergiliyor. Mart ayının önemli duyurularından biri olan bu saat, daha rafine stili ve gösterişli yeni mekanizmasıyla, Day-Date II’nin yerine geçen güçlü bir model. Sadece değerli metallerden üretilen Day-Date’in 40 modeli beyaz, kırmızı, sarı altın ve platin materyallerinin dördü de kullanılarak üretildi; ama kasanın rengine yakın, parıl parıl şampanya tonundaki kadranı ile sarı altın şu ana kadar en fazla ilgi gören versiyon. Devlet adamlarına layık bir saat olduğu muhakkak (en azından eski zamanlarda), aynı zamanda narin bir zevk parçası.
Audemars Piguet’nin CEO’su ve 70’lerin jet sosyetesine uyum sağlayan François-Henry Bennahmias’in saatin renkli parçalarında kırmızı altın yerine sarı altın kullanmaya cesaret edememiş olması can sıksa da, AP’nin yeni iki renkli Royal Oak modelinde de aynı yaklaşım fark edilebilir. AP’nin iki renkli Royal Oak modeli üretmesinin üzerinden uzun yıllar geçti ve marka bu konuda haklıydı çünkü bu yaklaşım son yıllarda klas bir tasarım olarak kabul edilmiyor, genellikle kötü bir şekilde kullanılıyordu. Audemars Piguet söz konusu olduğunda dahi, iki renkli saatleri düşününce, insanın aklına 1970’lerde ortaya çıkan mekanik Jumbo modellerden ziyade 1980’lerin quartz Royal Oak modelleri geliyor.
Yeni Royal Oak Two-Tone, muhteşem finisajı ve altın bezeli son derece şık şekilde dengeleyen parıltılı beyaz renkteki tapisserie desenli kadranı sayesinde, iki renkli modelleri, ait olduğu lüks sınıfına bir kez daha taşıyarak bu saatleri kötü kaderlerinden kurtarıyor. Çelik kuzenlerine kıyasla bu Royal Oak modeli loş, havalı bir cazibeye sahip ve şehirli modern playboy’un AP tercihi olarak abartılmış Offshore’larının yerini almalı. Royal Oak’un manevi kuzeni Patek Philippe’in Nautilus modelinin de iki renkli bir örneği mevcut, fakat bu model parlak mavi kadrana sahip bir 5980 kronograf olarak aynı duyarlılıktan gelmiyor. Söz konusu duyarlılığa sahip olan tasarım ise Patek’in bu yıl sergilediği, kademeli kahverengi kadrana sahip 5711 (modern “Jumbo”) olan, tamamıyla altın, neredeyse mükemmel Nautilus. Bu modelin kendine ait bir funk soundtrack ile birlikte çıkması lazım.
Royal Oak ve Nautilus’ün tasarımcısı ve Bulgari Bulgari’nin mucidi olmasa da, Gianni Bulgari’nin bu saati yaratması için davet ettiği Gerald Genta’nın, De Grisogono’nun New Retro modelinden neler çıkarabileceğini insan hayli merak ediyor. Markanın ardındaki beyin Fawaz Gruosi, jet sosyete çağının yaşayan temsilcisi ve bu saatin tasarımıyla ilgili ilhamı her şeyden öte kendi altın sigara tabakasından almış. Saatin kenarlarına taşan ve kademeli Art Deco kasası, göz alıcılık ile eski gösterişi harmanlayan bir tasarım sergiliyor. Sanırım, ilk Bulgari Roma saatlerinin hediye edildiği İtalyan VIP’ler de bu konuda benimle hemfikir olurlardı.
Bulgari Roma Finissimo 40th Anniversary
Fiyat: İstek üzerine
Materyal: Pembe altın
Kalibre: Firmanın kendi üretimi Bulgari Finissimo
Yükseklik: 5.15 mm
Güç rezervi: 65 saat
Kadran: Siyah lake
Sınırlı üretim: Sarı altın olarak 100 adet, pembe altın ve çelik modeller sınırsız
De Grisogono New Retro
Fiyat: İstek üzerine
Materyal: Kırmızı altın, beyaz altın veya siyah PVD
Kalibre: Otomatik mekanizma, safir cam kasa arka kapağından görülebiliyor
Ebat: 50 mm x 44 mm
Güç rezervi: 42 saat
Sarı altın Rolex Day-Date 40
Fiyat: 29.800 Euro
Materyal: Sarı altın
Mekanizma: Firma tarafından üretilen, Parachrom pandüllü Kalibre 3255 otomatik
Çap: 40 mm
Güç rezervi: 72 saat
Patek Philippe Nautilus 5711/1
Fiyat: 49.500 İsviçre Frankı
Materyal: Kırmızı altın
Mekanizma: Gyromax balansa sahip, firma tarafından üretilen kalibre 324 S C
Çap: 40 mm
Güç rezervi: 35 saat
Su geçirmezlik: 120 metre
Parça sayısı: 213
Audemars Piguet Royal Oak Two-Tone
Fiyat: 27.650 İsviçre Frankı
Materyal: Çelik ve kırmızı altın
Kalibre: Otomatik 3120
Çap: 41 mm
Güç rezervi: 60 saat