¨PININ¨ FARINA’DAN GELECEĞİN HİPER OTOMOBİLİNE

  • 54 SHARES

Otomobillerin basit araçlardan sanat eseri niteliği taşıyan komplikasyonlara dönüşüm sürecinde tüm krediler, Battista Pinin Farina’ya gidiyor.

Yazı: Simon de Burton

Farina’nın küçük kardeş anlamına gelen ‘Pinin’ takma ismi, 10 çocuklu bir ailenin en küçük üyesi olması sebebiyle kendisine veriliyor. Ancak 1961 yılına, yani 68 yaşına gelene kadar sadece takma ismi olarak kalıyor “Pinin.” Derken, İtalya’nın o dönemki Adalet Bakanı’nın, bu takma ismiyle Farina’nın otomobil endüstrisine yaptığı katkıların farkında olduğunu göstermek istercesine, soyadına eklenebileceğini onaylamasıyla, iş resmiyete biniyor.

Pininfarina’nın şanı, 1930’lu yıllarda aile şirketinden ayrılıp kendi şirketini kurmasıyla birlikte yükselişe geçiyor. Bu adımı atarken radikal fikirlerini hayata geçirmeye odaklanıyor. Bu fikirlerden ilki, Alfa Romeo 6C 2300 modelini hali hazırda takdir gören bir spor arabadan aerodinamik bir Berlinetta’ya çeviren, 1935 tarihli güçlü tasarımı oluyor. Berlinetta, İtalyancada ‘küçük salon’ anlamına geliyor ve bu terim spor coupé otomobiller için kullanılıyor…

Her ne kadar bu tasarım Pininfarina’nın yükselişine yol açsa da asıl dikkatleri çeken, 1937’de Lancia Aprilia için yaptığı gövde tasarımı oluyor. Bu tasarımı niceleri takip ediyor: Cisitalia 202 (1947), Ferrari ile girdiği iş birliğinden doğan 250 (1952), 250 GT Spyder (1957), Testarossa (1959) ve 1960’lı yıllarda 500 Superfast ile Dino 206GT gibi.

Öte yandan, Pininfarina’nın vizyonundan nasibini alan modeller, sadece egzotik görünümlü modeller değildi. British Motor Corporation ile kafa kafaya vermesini müteakip 1960’lı yıllarda ortaya çıkan ve ‘Farina Bodied’ başlığı altında kategorize edilen Morris Oxford, Austin Cambridge, Austin A40, MGB GT ve Morris 1100 gibi modeller İngiliz otomotiv sektörüne Avrupai bir nüans kattı. Tasarım evi, Battista Pininfarina 1966 yılında tahtını oğlu Sergio’ya teslim ettikten sonra ve vefat etmeden önce Peugeot, Cadillac, Lancia ve Alfa Romeo gibi markalarla da çalışmaya devam ediyordu.

Yazının devamını QP No:24’te bulabilirsiniz.