PIRLANTA KONFİGÜRASYONU

  • 31 SHARES

Chopard’ın sahibi Karl Scheufele’nin eşi Karin Scheufele ne demiş: “Pırlantalar, en çok dans etmek için özgür olduklarında mutludur.”Doğruluk payı, kısa bir Happy Diamonds tarihçesi ile birlikte kanıtlanmaya müsait.

Saatler belki de en statik olmayan aksesuarlar. Sonuçta içlerindeki yüzlerce aktif mikro mekanizma, dakik olabilmek adına gece-gündüz, durmaksızın mesaideler. Tasarımlarda hareket halinde olan unsurların göze hitap etmesi içinse az sonra bahsedeceğimiz modelde iskelet kasa yerine pırlantalar yaklaşık 42 yıldır bu işin çaresine bakıyorlar. Sözünü ettiğimiz Happy Diamonds tasarımının mucidi markanın o dönemki tasarımcılarından Ronald Kurowski’nin ilhamı Black Forest’a yaptığı bir geziden geliyor. 1976 yılında çıktığı bu yolculukta, ormanın içinde bulunan şelalenin üzerindeki güneş yansımalarını görmesi üzerine kalemi eline alan Kurowski, iş su damlalarının reprodüksiyonunu bir kadran üzerinde canlandırmaya gelince pırlantalardan yardım alıyor.

Ama asıl konu, bu değerli taşların aynı etkiyi yaratabilmesi için kasa içinde damlalar kadar özgür olabilmesini sağlayabilmek. İki safir kristal cam yardımıyla kurulan mini vitrinde pırlantalar, her biri farklı yönlerde hareket etmesini zemin hazırlayan eğimli bir tabana sahip beyaz altın kapsüllere yerleştiriliyor. Böylece taşlar arasında arbede çıkması da engellenmiş oluyor. İnce kasası itibariyle ten ile direkt temastaymış gibi hissettiren taşların koreografisi ise tümüyle bileğinizin hareketlerine bağlı bir şekilde ilerliyor. Öte yandan Happy Diamonds’ların kadrana en küçük dokunuşta dahi harekete geçmesi, koleksiyon üretilirken her modelin tap test olarak bilinen bir sınava tabi tutulmasıyla sağlanıyor. Bütün bu parıltılı konfigürasyon ile kafanızda canlanan imaj, ilk etapta bir erkek saati olmalı –ki koleksiyona ait ilk model de maskülen dünyaya ait. Tabii doğaları gereği veya Marilyn Monroe’nun söylediği gibi en yakın arkadaşları olmaları sebebiyle kısa sürede kadınların da ilgisini çeken Happy Diamonds, Karl Scheufele’nin kızı aynı zamanda markanın artistik direktörü Caroline Scheufele’yi kendisi için göbeği renkli pırlantalarla dolu bir palyaço figürlü kolye ucu tasarlamaya itiyor. Zaten Chopard’ı 1985’te mücevher koleksiyonlarına başlatan da işte bu figür oluyor. Mücevherlerinde mutluluk vurgusunu bir tık daha artıran marka, sirk elementleri ve hayvan figürlerini de jargonuna ekleyerek high-jewelery klasmanında resmiyeti bu sayede kırabiliyor. Esas konumuza, yani saat koleksiyonunun evrimine dönecek olursak; modeli markaya bir konsept olarak tasarlayan Kurowski ve satışa sunmayı planlamayan Chopard, saatin 70 ve 80’lerin en önemli tasarım ödüllerinden Golden Rose of Baden Baden’ı kazanmasıyla onu, 1977’de Basel Fuarı’nda müşterileri booth’u çekmeye yönelik bir cazibe unsuru olarak sergiler. Ama mücevher markaları modeli izlemekle yetinmeyip, markaya büyük rakamlarda sipariş geçmeye başladıklarında işler değişir.

İsmini bu hadise sonrası kazanan Happy Diamonds, ilk yılında 10.000 adetten fazla satar. Bu başarının ardından saatin kadınlar için de bir versiyonu yapılır; farklı tasarım kodlarına sahip modeller erkek koleksiyonuna entegre edilmeye devam edilir; 80’ler itibariyle Happy Diamonds “Chopard bünyesindeki en başarılı kadın saati” olarak anılır; hatta sonunda erkek versiyonu üretilmemeye başlanır. Koleksiyonun 90’lardaki atağı ise Happy Sport olur. İlk defa pırlanta ve çelik materyallerinin bir arada kullanıldığı saate, başlarda Karl Scheufele çekimser yaklaşır. Ancak dönemin sportif ve minimal moda trendlerini tamamlamakta çok başarılı olan bu modelin, Chopard’ın en çok satan saat modeli olma unvanını hala koruduğunu anımsatmalıyız. Bu tasarımla formel dress code kısıtlamalarından kurtulan Happy Diamonds ailesi ise her sene farklı varyasyonlarla çıkagelip koleksiyonu dinamik tutar. 2002’de satışa sunulan Happy Fish, 2003’te lanse edilen Happy Spirit ve 2010’un yıldızı Very Chopard bunlardan bazıları. Happy Diamonds’ın ilk erkek modelinin yarattığı etkiye gelirsek… Kendisiyle en son 2016 Basel Fuarı’nda karşılaşmıştık. 40. yaşı şerefine ilk tasarımı yad eden limitli bir koleksiyon olarak üretilen yastık kasa modelde, pırlantalar farklı boyutlarda yer almış ve saati çerçeveleme görevini de üstlenmişlerdi. 1978’de markanın kataloğunda bu takım elbise saati için bulunmuş slogan, bizce hala tasarımın yarattığı hislere tercüman olabiliyor: “Elmasları daha önce hiç parmaklarınız yardımı ile karıştırdınız mı? Olağanüstü bir his, her hareketinizde ışıltı sürüsünü harekete geçirebilmek…”