SAAT FARKI

  • 35 SHARES

21. yüzyılın post-modern çağında neden mekanik saat taktığımızı Zeynep Yener anlatıyor.

Yazı Zeynep Yener

Bileğimdeki saate bakıyorum. Günün hangi zaman diliminde olduğumuzu öğrenmek için değil. O merakımı az önce, elimden düşürmediğim cep telefonumun ekranıyla göz göze gelerek giderdim. Arada sırada saatime bakmayı seviyorum ben. 1960’lı yıllarda yapılmış, hiç tanımadığım büyükbabamdan bana kalmış olmasını seviyorum. Salt fonksiyonu zamanı göstermek olan bir cisme bakma alışkanlığımı seviyorum. O saat orada takılı olduğu için sol bileğimi, sağ bileğimden daha çok sevdiğim de söylenebilir. Bazen iltifatlar alıyorum saatimle ilgili. Laf lafı açıyor, hikayesini anlatmam icap ediyor. Bugüne kadar hiç kimseden cep telefonu seçimime dair kompliman almadım. Neden alayım? Bu arada, saatim öyle çok havalı bir şey değil. Öyle olsaydı takar mıydım, o da belli değil. Ve evet, şayet hala öyle bir ayrım varsa, bileğimde bir erkek saati taşıyorum.

21’inci yüzyılın post-modern hayatlarında, zaman, neden hala mekanik bir saate endeksli olsun? Günlük yaşamın hızlı temposuna ayak uydurmaya çalışırken ve zamanı kontrol etmek ihtiyacımız bu kadar artmışken, buna karşılık bir vakitler sadece saatlerin yerine getirdiği bir fonksiyonu, bugün teknoloji nimeti pek çok cihaz sayesinde artık her an elimizin atında ya da göz hizamızda buluyorken, neden?

Benim örneğimde, bileğimdeki obje, sadece mühendislik ve zanaat iş birliğiyle hayata geçmiş, yaşına başına rağmen hala tıkır tıkır işleyen, ustalık eseri bir makine değil; işin içinde kendi geçmişimden bir hatıraya bakıyor olmanın tarifsiz romantizmi de var. Bence saatim her açıdan beni yansıtıyor. İyi tasarlanmış eski bir makineyi yenisine tercih eden, teknolojiyle yıldızı bir türlü barışmayan, bunun için gezegenleri suçlayan ve gösterişten hiç haz etmeyen beni…

Yazının devamını QP Women No:4’de 198. sayfadan itibaren okuyabilirsiniz.